Online hekim hasta görüşme hikâyeleri


Bu da oldu. Bir ayın içinde yeni bir alanda çok özel hikâyeler biriktirdim. 


Ekrandan iletişimin kısıtlılıkları var. Ancak ek katkısı olan yerler de var. İçimde sürekli bir tartma gereksinimiyle ilerliyorum bu deneyimde. Öne çıkan örneklerle mesleki tarihime not düşmek adına burada anlatmak istedim. 


Geçenlerde bir hastamla görüşmemizde ses kısa süre gitti geldi. Hastamın yanında ona yardımcı olan oğlu, yayladayız da ondan çekmedi galiba, dedi. Bir daha teknik sorun olmadan 17 dakikalık görüşmeyi tamamladık. O sırada rüzgâr ara ara kendini duyurdu, dağ başları esintili olur diye düşündüm. Bir köpek havladı, bir çocuk uzaklardan bağırdı, ya kuzu ya keçi meledi. Konuştuklarımız, hastamda bir kitle gören, Denizli’ye 1 saat uzaktaki hastanenin hekiminin hastamı bana yönlendirmesiyle ilgiliydi. Mekanla uyumlu olmasa da odaklı sürdürülebilen görüşme, biyopsi randevusu verilip muayene ve işlem için çağrılması ile sonlandı. Odamda karşımda otursaydı da olacağı gibi… Hiçbir eksik kalmadan, hatta fizik muayenenin inspeksiyon olarak adlandırılan, dışarıdan bakıp bazı işaretleri toplama kısmının bile bir miktar yapılabildiği aşamaya dek. Biyopsi için geldiğinde solunum sistemi muayenesini tamamlayıp ardından da girişimsel işlemi yapacağım. Ne yolda zaman ve para harcadı ne benim diğer hastalarımı bitirmemi poliklinik bekleme salonunda bekledi ne de randevu alınması gereken işlem için ikinci bir gün gelmek zorunda kalmıştı. 


Bir hastamla, o kendi oturma odasında, diğer koltuklarda aile bireyleri oturup ona unuttuklarını söyleyerek destek olurken görüştük. İlaçlarını yatak odasından alıp geldiler, eksiksiz listeleyebildim. Çünkü tek tek kameraya tuttular. Nefes darlığının oturduğu yerde hafif düzeyde olduğunu, morarması ve ıslık sesinin olmadığını gördüm. Kesik kesik balgamsız öksürüğünün seyrek olduğunu gördüm. Parmak çomaklaşması yoktu, yardımcı solunum kaslarını kullanmıyordu. Kullandığı cihazın adını kimse bilmiyordu, arka kamerayı çevirdiklerinde baş köşeye yerleşmiş oksijen makinesini gördüm. Buhar makinesi yoktu. Bunlar ve daha fazlası tamamlandıktan sonra, hastam polikliniğe gelince birkaç dakikada solunum seslerini dinleyip oksijen düzeyini ölçerek tedavisini düzenledim. Reçete numarasını verip uğurladım. 


Başka bir hastam, yakın bir ilçenin bir köyündendi. Yaşlı bir KOAH hastasına, özellikle amfizem tanısı olan bir kişiye benziyordu. Ekrandan gördüklerimle bu bilgiyi detaylandırabildim. O sırada hastane yatağında oturduğunu, baş ucunda oksijen kaynağına giriş sağlayan bildik mavi barın olduğunu fark edince nerede olduğunu sordum. Hastanedeymiş. Doktoru, hastanın tomografisinde bir kitle gördüğü için biyopsi almak üzere bana yönlendirmiş. Bu şekilde randevu verdiğimi öğrenince internetten alıp bağlantıyı sağlayan kişi de yanındaki torunuymuş. Görüşme bitti ve bronkoskopi randevusunu vermeden önce uygunluğunu görmek için radyolojik görüntülerine ulaşmam gerektiği söyledim. Hastane sistemine ben uzaktan erişemedim. Hasta doktorunun poliklinikte olduğunu söyleyerek beni onunla görüştürmeyi önerdi. Doktoru kabul ederse benim için uygun olduğunu söyledim. Torun polikliniğe giderken ben diğer hastamı yanıtladım. Ortaca’dan bir hasta kanser olduğundan korkarak aramıştı. Yaşamdan koptuğunu, hiçbir şey yapmak istemeyecek kadar tükendiğini söyledi. Ailede kanser öyküsü yoğundu, sigara içmişti ve doktoru tomografisini bana göstermesini önermişti. Narenciye bahçesindeki çardakta kızıyla yan yana ekrandaydılar. Aralarından arkalarında oturan eşinin bizi dikkatle dinlediği görünüyordu. Bir ara torun hoplaya zıplaya görüntünün en arka kısmından geçti, bahçede oynamaya gitti. Bana tomografinin raporunu dosya olarak gönderdiler. İnceledim, kitle değil akciğer sertleşmesiydi. Bilgi verdim, yapılabilecekleri anlattım. Tedavi kararı için gereken ön değerlendirmelerden, seçeneklerden ayrıntılı söz ettim. Bir Cuma günüydü. Kanser düşünmediğimi öğrenmekten mutlu olup Pazartesi günü geleceklerini söylediler. 


Bu arada önceki hastamın torunu dedesinin doktorunu poliklinik odasında bulmuştu. Uygun bir anda bizi skype üzerinden görüştürdü. Ek bilgileri aldım. Hastanın torun, tomografinin CD’sini bana göstermeye getirdi ve bu sırada da ilk uygun zamana bronkoskopi randevusunu aldı. Hastaneden o gün taburcu olarak gelmeleri üzerinde sözleştik. 


Antalya’dan gelmesinden önce online randevusunda görüştüğüm, tomografi raporunu görüp bronkoskopiyle ulaşamayacağım bir yerleşimdeki kitlesi için tomografi eşliğinde dışarıdan iğne ile biyopsisi yapılmak üzere radyoloji bölümünden randevusunu aldığım  hastanın muayenesini biyopsinin öncesinde yaptım. Bir hafta önce gördüğüm hastanın patoloji sonucunu yine online olarak konuştuk. PET-BT çıktığında da önce online konuşup uygun olduğunu saptarsam göğüs cerrahisine gitmesi için onu yönlendireceğimi söyledim.  Muayenesini yaptığım gün, solunum testini de yapmıştım. Sonucuna göre ameliyata uygun olduğunu görüp 61 yaşında erken evre bir tümörü yakaladıysak cerrahi tedavi önerebileceğimi, ancak bunu tetkik sonuçlarını görünce daha net olarak söyleyebileceğimi zaten belirtmiştim. 


Aşırı duyarlılık zatürresi düşünüp tavukların kümesine kesinlikle girmemesi gerektiğini söylediğim, erken dönem olduğu için eğer akciğer sertleşmesi gelişirse akciğer naklinden başka seçeneği kalmayacağıbı belirterek kendini korumasını tembihlediğim hastam, kortizonun dozunu azaltmak için online görüşmeyi tam söylediğim gün yaptı. Ama etrafında hayvanları görünce sözümün dinlenmediğini fark edip bir kez daha ayrıntılı bilgilendirme yapabildim. Bu hasta da uzak bir köyde yaşıyordu. Tedavisinin birinci ayını yakınmaları azalmış ve ilaç dozu azaltılarak tamamladığımızda ilk görüşmeden sonra muayene için gelmek dışında her defasında bana evinden ulaşmıştı.     


Bütün bu görüşmeleri maske ve diğer koruyucu önlemlerin nefes almayı önleyen, bunaltan zorluğu olmadan, üzerimde doktor önlüğümle yaptığımın da altı çizilmeli. Odama girip karşımdaki koltuğa hastam oturacak olsa tek kişi, en fazla ikinci bir kişi kabul edip koruyucu ekipmanlarla oturmam, aramıza bu maskelemenin girmesine izin vermem gerektiği, bence daha da önemlisi aynı ortamda uzun süre birlikte kalmamız durumunda riskin arttığını bildiğim için bir an önce görüşmeyi sonlandırma kaygısıyla işimi yapacak olmam böyle bir yöntemi kullanmaya beni itti. Bütün bunların yanında, hastamdan ayrıntılı bilgi alıp önceki ya da yeni tetkiklerini, eskilerle de karşılaştırarak, sonunda bunlarla ilgili görüşlerimi hastama ayrıntılı anlatabilmem mümkün oldu. Bütün meslek yaşamım boyunca bu duruma hazırlanmışım gibi, hastalık tanısı için ayrıntılı hastalık öyküsü (anamnez) almanın ne denli önemli olduğunu bilmekten kaynaklı, muayenenin bu kısmına geniş zaman ayırıp anlatılanların hepsini olduğu gibi yazarak kayda geçirmiştim. Word belgesi olarak kişiye özel kaydettiğim bu dosyaları hastalarım klasöründe, hatta ilginç radyolojik görüntüleri bile kaydedip arşivliyorum. İlk muayene için bir şablon formum olduğundan o görüşme hep daha uzun ve ayrıntılı olur. Sonraki muayenelerde tedavi yanıtı, tetkiklerin sonucu, sonrasında yapılacaklar, hatta o yapılacakların olası sonuçlarına göre daha sonrasında nelerin yapılacağı konusundaki öngörülerimi ve yaklaşım planlarımı belirttiğim bu kişisel belgeler şeklindeki hasta dosyaları şimdi işimi çok kolaylaştırdı. Dosyayı açıp bazen 15 yıl öncesinden bile notların süreçte neler olduğunu belirten bilgileri içermesi sayesinde en son nerede kalmıştık sorusuna geliyorum. Oradan da kimi hastada pandemi sürecinde sağlık kuruluşuna gelememekten kaynaklı aradaki boşluğu doldurmaya geçip yeni planlamayı yapıyorum. Hekimlik benim için her zaman hem sanat hem zanaat oldu. İyi hekimlik uygulaması olarak inandığım, gelecek nesillere aktarmaya çalıştığım ilkeleri bir aydır yeni bir yönteme uyumlamaya çalışıyorum.


Görüştüğüm hastalarımın büyük çoğunluğu bu yöntemi içlerine sinen bir seçenek olarak gördüklerini belirttiler. Sahip çıkıp sonucunu da aldılar. online görüşmelerde hiç sorun çıkmadı, ama aynı şeyi bu süreç dışı için söyleyemeyeceğim. “Kırıldım, terslemenize üzüldüm” diyenler oldu. Bunlar genelde eski hastalarımdan bazılarıydı. Yıllardır cep telefonumu hastalarımın hepsine verdim. Acil durumlar, tetkik sonucunu bildirmek için, ilaç dozunu azaltmak için yakınmalarının düzelmesine göre 2-3 günde bir ayarlama yapmam için hastaneye gelmelerini önlemek amacıyla beni aramalarını istediğim hastalar… Araya aylar girmişken ve mesleki yoğunluğun, işleyişin çok değiştiği bir dönemde bu saydıklarım telefonla aramak için gerekçe olamadı. Hastanede misiniz diye sormak için hasta görüşmem sırasında, ameliyathanedeyken, akşam yemeğinde, gece yarısı ya da sabah çok erken saatte aramalar başladı. Buna hakları olmadığını, randevunun mesai saatinde sekreterimden alınması gerektiğini söyledim. Telefonda işlerini halledivermediğim, online görüşme randevusu almalarını söylediğim için kırılan, kızan, ama sadece bir şey soracaktım diyenler, peki sorun o zaman dediğimde öksürüyorum ne ilaç alayım diye soranlar oldu. Bunu telefonda ezbere yapabileceğimi, en az beş aydır görmediğim hastaların o andaki sorunlarını ayrıntılı görüşmeden, dosya notlarını okumadan yapabileceğimi düşünmüş olmalarının yanlışlığını anlattım. Emeğin bu denli değersiz görülmesi, üstelik ben bütün günümü ücretsiz olarak bana danışmak isteyen kişilere ayırmışken ve durumu benim açımdan değerlendirmeden ve görüşmemiz için çok da karmaşık olmayan bir yolla çaba sarf etmeye direnerek, üstelik hangi ortamda ya da durumda olursam olayım onların hastalık geçmişini hemen anımsamamın ve sağlıklı yönlendirmeler yapabileceğimin mümkün olduğunu düşünmeleri benim için üzücü oluyor. Kendi adıma randevu alıp sistemde bir aksama ya da zorluk var mı diye baştan denedim ve nasıl yapılacağına ilişkin bir video da çektim. Yapamadım diye yeniden arayanlara bunu gönderiyorum. Randevu almanın yolunu kolayca bulan ve görüşmeyi tamamlayan insanlar daha da çoğunlukta diye kendimi avutuyorum. Uzayan ya da uygunsuz zamanlarda gelen telefon konuşmalarında sinirlendiğimi görünce, bu polemiğe girmeden sakince duruma çözüm getirmek için konuşmayı kısa kesip ardından videoların youtube linkini mesaj olarak göndermekte buldum çareyi. Herkes sadece kendisinin telefon ettiğini sanıyor olmalı, ama bunu yapan çok kişi olduğunda hem işimi yapmam hem de dinlenmem mümkün olmuyor.  


Mesai saatleri içinde, koş telefon, koş whatsapp, koş skype yapamayacağım, hele de o zaman burada anlattığım şekilde hastalarıma yararlı olamayacağım için tek bir kanalı kullanmakta kesin sınırlar çizdim. geçtiğimiz bir ayda, sadece 2 hasta için bağlantı sağlama şansları olmadığını söyleyip randevusuz gelmeleri üzerine bilgi işlemin sağladığı bilgisayar ile önce uzaktan görüşüp sonra muayene için kısa süreli buluşmamızı yaptık. Birinde branşım açısından sorun saptamadım, diğerini servise yatırdım. Bu arada aklıma gelmişken, 2 hafta önce, eskiden beri takip ettiğim bir hastamın 2 gün sonranın tarihiyle alınmış randevusunu skype listesinde görünce bir boş zamanımda beni arabileceğini yazdığımı, çok sıkışık olduğunu görünce de beklemeden yatmak üzere hastaneye gelmesini söylediğimi, yatağını ayarlayıp servise yatırdığımı söylemeliyim.  


Aile hekimi bir arkadaşım Kazakistan’dan bir hasta için doktor olan oğlunun bana ulaşmak istediği söyledi dün. Ben de randevu almakta zorlanan hastalarıma vermeye başladığım genel linki iletip beni arayabileceklerini söyledim. Arayacaklar mı merak ediyorum. Bugün de Konya’dan bir arkadaşımın tanıdığına yardımcı olmak için YouTube’daki açıklama videolarımın linkini ulaştırdım. Tomografisinin raporunu fotoğraf olarak göndermeyi istemek için aramıştı. Tetkikler tek başına bir hiç, hasta öyküsü ve klinik bulgularla birlikte ancak anlam taşıyabilirler. O ayrıntıları da bir hekim ancak hastasından öğrenebilir. Hatayı en aza indirmek için bu bütüncül yaklaşım zorunludur.  


İçime çok sinen bir şekilde günümüzün koşullarına uydurduğum bir hekimlik uygulamasını her geçen gün yeni eklerle yapmak bana kendimi iyi hissettiriyor. Hastalarıma yararlı olabilmeyi, iyi haberler verebilmeyi diliyorum. Bir ayda yüz hastayla ücretsiz görüşme yaptım, bunların yetmiş beş tanesinin polikliniğe gelmesi gerekti. Bir kez gelip diğer süreçlerde en az bir-en çok altı görüşme yaptığım hastalar oldu. Gelenler resmi giriş yaptılar. Hasta gelmeden giriş yapılması yasal olarak olanaksız. Teletıp ile ilgili yapılması gereken hukuksal düzenlemeler içinde bu konu da yer alıyor olmalı. Nasıl bir yöntem önerilir bilmiyorum, o zamana dek şimdiki şekilde devam edeceğim. En uygun çözüm aranıyordur. Teletıp gelecekte daha yoğun uygulanacak. Benim bilgilendirme yapmak için bu denli uğraşmam, suistimal ve kötü uygulamaları olmadan “iyi hekimlik uygulamaları” arasında bir yer edinmesi ve en doğru kullanımını geliştirmeye katkı sunmak ile ilişkili. 


Şimdi bir sonraki planım, bu konuda bir sosyoloji makalesi yazmak ve bilimsel yazına katkı sunmak. İçeriden bir kişinin değerlendirmesini, konunun sosyal, hukuksal ve ekonomik yönleriyle ele almak. Birkaç dakikada bir (genelde 5 dakika bir) hasta randevularının sıralandığı durumlarda görüşmelerin üstünkörü yapılması büyük sorun. Fiziksel olarak aynı ortamda olunsun ya da online olsun fark etmiyor. Her işte olduğu gibi bir teknik, onun nasıl kullanıldığıyla ilgili olarak yararlı ya da zararlı sonuçlar doğurabilir. Benim yapmak istediğim, deneyimlerimden olumlu noktaları aktarıp yol gösterici olmak, olumsuz olanlarla kendi pratiğim dâhil uygulamaları iyileştirmek için dersler çıkarmak. İşini hakkıyla yapmak isteyen kişinin bunu sağlayamak için hangi yöntemi kullandığı önemli olmayabilir. Önemli olan vicdani, etik, insani ve meslekte yetkinlik koşulları tavizsiz uygulansın.


Otuz yıla yakın zamandır yaptığım, geliştirmeye ve daha iyiye eriştirmeye çalıştığım, tutkuyla bağlı olduğum mesleğimin pratiğinde bu dönüşüm, elimde bir seçenek olarak duracak. Uzak illerden gelmesi gerekenlere, hatta yurt dışından danışmak isteyenlere sunacağım. Yeni bir salgın dönemi olursa, bu kez aylarca hastalarımdan uzak kalmak zorunda olmadan onlara bu şekilde yardımcı olabileceğim. Hibrid diye ifade edilen bir uygulama olacak, klasik yaklaşım ve teletıp bir arada; hangisi o koşula daha uygunsa… 


Bakalım bundan sonraki hikâyeler nasıl olacak?


©Göksel Altınışık Ergur

Yayınlanma tarihi: 05.07.2020

Leave a Comment

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir