Günce kapsamındaki yazılar başlayalı epey olmuş. Yazıp paylaşıp blog sayfamda bırakıyordum. Yorum gelirse yeniden dönme şansım oluyordu. Bugün hepsini elden geçirdim. Oraya geleceğim.
Yarın yine hastanedeyim. Dün, bugün evde, bedenimi vardiya usulüyle hırpalama döneminde olduğum için arada böyle molalar olacak. Süreç başından beri yapmadım sayılır. Aktif görevim olmasa da hastaneye gittim. Ama yorulduğumu hissediyorum ve risk alma sınırını geçtiğimden korktum. O yüzden söz dinledim, evde kaldım.
Durabildim mi? Hayır…
Çok yakın arkadaşlarımdan ve hatta büyüklerimden uyarı geliyor sürekli: “Yavaşla biraz…” “Öğreneceğim şeyler var diyorsun, biri de durmak olmalı diye…” Yapamıyorum, ama en azından denemeye başladım.
Dün bir televizyon programı daveti aldım. Hoşuma gitti, çünkü gerekçesi daha önceki anlatılarımın, söyleşilerimin beğenilmesiymiş. Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz. Gerçi bunlar lafla yürüyen işlerdi ama olsun. Ziya Paşa şöyle devamını getirmiş: Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde… Kabul ettim etmesine de televizyon stüdyosunda olam beklenen saat bildirildiğinde duraksadım. Dedim ki iki aydır ben kimseyle maskesiz, o yakınlıkta, o süre bir arada olmadım. Olamam. Hem bana risk hem de bu davranışımdan yanlış algılayıp önlemleri gevşetenler olabilir. Tanıyanlar bilir, kolay hayır diyebilen biri değilim. Ama sorumluluk duygusu ve ilkeler bunun istisnası. Ne iyi oldu, ben kesin bir dille karşı çıkıp online bağlantı önerdim diye, programa yeni bir boyut geldi ve yapımcısına bundan sonra konuk çağrılarak programını zenginleştirilme olanağı doğdu. Var olan bir sistemi kullanma konusunda yolu açmış oldum. Bu da ayrıca hoşuma gitti. Yine bir odaya çekilip ekranlardan bildiklerimi, bilmediklerimi, düşündüklerimi, önerdiklerimi, yaptıklarımı paylaştım.
Son zamanlarda çok fazla “görünür” oldum. Bir yandan huzursuz etse de yapılması gerektiği kadarıyla, benim de aklıma yatan şekilde deneyimleyecek şekilde sınırını çizebiliyorum. Bir arkadaşım bu paylaşımların ardında, “Bu kadar eklektik popüler dünyada gerçek olmak yeterince zorken bir de hem gerçek hem görünür olma yürekliliği önemli” yorumunu yaptı. Üzerine düşündüm. Kendime uyarı notu düştüm: Görünür olurken gerçek olmaya da çalışmayı sakın bırakma!
Sonrasında Ali’nin aşı karşıtlığı-aşı kararsızlığı makalesini okumaya koyuldum. Birbirimizin yazısını her zaman okuyor, düzeltiyor, önerilerde bulunuyoruz. Bu yazıyı bir sosyoloji dergisi yerine birinci basamak hekimlerinin ya da halk sağlığı uzmanlarının dergisine göndermesi daha mantıklı gelmişti. Önermiştim, kabul etmişti. Ama okudukça çok etkilendim. Ne kadar çok, hem de konuyla ilgili sağlıkçı okusa, bunu da bir an önce sağlasak diye aklımdan geçirdim durdum. Konuya, toplumbilim penceresinden bakışı çok iyi ortaya koyuyordu. Bütüncül yaklaşıma en güzel örneklerden birini vermişti. Saptamaları daha önce aşı karşıtlarına kızarken aklımın ucundan geçmeyen gerçekler… Ben ki sadece biyoloji ile değil, sosyal ve psikolojik yönleriyle de değerlendirmeye özen gösteririm, bana da yepyeni bakış açıları kazandırdı. Küçük yazın düzeltmelerini bitirmek üzereydim ki derneğin email grubundan bir duyuruyu onayladım. Türk Tabipleri Birliği’nin 26-30 Nisan Aşı Haftası için basın bildirisi bize iletilmişti. Evet dedim, doğru yer orası… İnternet sayfalarından bu dönemde paylaşılsa ne kadar yerinde olurdu. Nasıl ve kime ulaşsam diye düşünmeye başlamışken bir whatsapp grubuna eklendiğim haberi geldi telefonumdan. Yine hangi grup bu, kaçıncı diye hayıflanacaktım. Bir de baktım ki yakında yapılacak internet toplantısı hakkındaymış ve Türk Tabipleri Birliği başkanı da benden hemen sonra eklenmiş. Elbette durumu ona özel mesajla aktardım. Gönderin, ilgilenelim, dedi. Ben de dümdüz bir yazı halinde göndermektense internet sayfasına konulacak belge haline getirerek dizgisini yaptım. Bülten hazırlığı sırasında görevim olmadığı halde merak ettiğim, bir miktar öğrenip sonra deneme yanılmayla geliştirdiğim bu bilgi son zamanda çok kişinin işine yaradı. Hazırladıkları yazıları taçlandırma olanağı buldum. Şimdi sıra Ali’deydi. Dizgisi hazır olarak yazıyı gönderdim. Sıra sonucu beklemekteyiz; bir de yayınlanırsa harika olacak, birçok kişinin ufkunu açacak.
Bugün için başka tasarılarım vardı. Dizgide hızımı alamayınca ben de oturdum CORONICLE’ımı dizdim. Bir gün internetten bu yazılara erişilemez olursa mutlaka başka ve basılı bir kopyası da olsun diye… Bu yazıya dek geldim. Epey biriktirmişim. Sözcüklerin üzerinden geçerken o yaşanmışlıklara gittim. İyi de oldu. Onu paylaşmak için bir ortam gerek. Şu an bilmiyorum, ama sanırım önüme düşüverecek…
Sabahın en güzel haberi kızımın geleceğiydi. Onunla görüşmeyeli iki aydan da uzun oldu. Gelecek, başka bir yerde tek başına kalacak. Ayarladım. Onu ve kendimizi korumak her zaman önceliğimiz. Geçerken Aydın’da anneannesi ve dedesine uzaktan uğradı ve acil gereksinimlerini alarak destek oldu. Bu sırada balkondan bahçeye birbirinin fotoğrafını çeken torun ve büyükanne ve büyükbabalar yeni özlem giderme yöntemlerini deneyimlemiş oldular. Bana da gönderdikleri için, ucundan duygusuna tanık olabildim. Az önce geldi evimize, maskeler, temizlenme, üzerini değiştirme vs. Koklamak, sarılmak yasak… Sevgi baki olduktan sonra sorun yok. Hayatta kalacağız ki daha çok zamanlar sevgimizi çoğaltacağız. O bir şeyler yerken yarım yazımı bitirip sonrasında yanında zaman geçirmeyi istediğimi söyledim. Bir telaş bitiriyorum bu nedenle.
Şimdi gecede aile saadeti yaşama zamanı… Konuşma, anlatma, anlama zamanı…
Özlemler yatışana dek…
Göksel Altınışık Ergur
Yayınlanma tarihi: 28.4.2020
Sevgili Göksel’imiz,
Harika yazını gene heyecanla ve bir solukta okuduk, çok beğendik ve pek çok mesaj aldık.
Uzatmayayım; biz seni dinliyoruz. Senin çok yakın arkadaşlarından ve hatta büyüklerinden sürekli gelen "Yavaşla biraz…" "Öğreneceğim şeyler var diyorsun, biri de durmak olmalı…" uyarılarını dinlemeyip “Yapamıyorum,” demeni hoş karşılamadığımızı ve denemeye başladığını da yeterli görmediğimizi bildirmek isteriz. Yorulduğunu hissederek ve risk alma sınırını geçtiğinden korkup evde kaldığında duramamana anlam veremiyoruz. “Hayatta kalacağız ki daha çok zamanlar sevgimizi çoğaltacağız.” vizyonu için bu oldu mu şimdi?
Kendine iyi bak…
Selamlar, sevgiler, sağlıklar, mutluluklar, kolaylıklar ve başarılar…
🙂 🙂 🙂